16 Haziran 2008 Pazartesi

VARDİYA

Hayallerim, rüyalarım kadar bile gerçek değil. Kimsesizlik çölünde umut şelaleleri benim sanrılarım. “Olmaz ki bu kadar” taşlarıyla döşeli; düşüp yüreğimi kırdığım kaldırımlar. Kendimi sarıp sarmaladığım örtüler delik deşik, korkular sızıyor acımasız rüzgarlarla içime... Gözlerimde Muson yağmurları olmalıydı, tüm bu yaşanmayanlar gerçek olsaydı.

Dönüp dolanıp düşüyorum. Düşmeyi sonlandıramayarak... Yaşamımın özeti olacak bu düşüş, düşmeyi bitirebilirsem. Geçen her gün, kuyunun yukarısında kalan taşlara sürtünmüş bir iz gibi. Sadece tutunmaya çalıştığım yerlerde kan ve tırnak parçaları var. Nasıl derler ki “Rahat bırak beni” diye? Ben tutunmaya çalışıyorum. Ben kalmaya çalışıyorum; var olmaya...

Dönüyorum sanal monologlarıma gerisin geriye. Düşerken az dönmeye çalışıyorum; gözümü kuyunun gittikçe daha az görünen ışığından çekiyorum. Gerçeklik sandığım anlardan, rüyalarıma uyanıyorum yeniden. Kendimde yankılanmaya devam ediyorum. Acımı, yer kalmamış mezarlıklarda gömmek için bir alan arıyorum. “Gömdüğümde bitecek, gömdüğümde bitecek!” diyorum...

Hiç yorum yok: