Yazdım bitti... Adını ‘Bir CD’lik aşklar’ koymayı düşündüğüm bir yazının içini dolduracak kadar bile yer tutmadı yaşaması aylar alan aşk... Sanal dünyanın tüm günah ve zevk kokan meyveleri kadar ağız sulandıran, gerçek olamayacak kadar güzel olması biraz da sanallığından kaynaklanan yaşanmışlıklar bütününe aşk demeye; var olan bir dünya içinde bile varlığı tartışılır bir kavramken, var olmayan bir dünyada adlandırmaya çalışıyorum.
Rüyalar bile zihnimizin döngülerinde, bilinçaltından doğarken, ‘data hayaller’ görüyoruz demek ki artık... Bağlantı hızımızla eşdeğer; yaşananları tüketme hızımız. Birbirimize dijital iltifatlar ediyoruz. ‘Smiley’lerle içimizi ısıtıyor, maillerle huzur yolluyoruz. Bir yanımız alışmaya çalışırken, bir yanımız geleneksel tatları arıyor.
En ateşli tartışmalar, klavyeyi döven parmaklardan, uzun paragraflardan anlaşılıyor. Seslerin yükselmediği, gerektiğinde yumrukların vurulmadığı, ‘elektrik yüklü’ sanal kavgalara tutuşuyoruz. Haydan gelen huya gider... Sanal gelir, sanal gider. Yaşananları kağıda dökmek bile zor geliyor. Sistemler geliştikçe belki ileride açamayacağımız dosya formatlarını bir klasöre koyuyor, sonra CD’ye yazıyoruz; CD dolmuyor...
Özlemimiz, heyecanımız, anılarımız, yaşanmışlıklarımız, gözyaşlarımız, sohbetlerimiz, aylarımız, acımız, en önemlisi aşkımız, dolmayan bir CD’ye yazılıp arşivleniyorsa, Tanrı aşkına biz ne yaşıyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder