Geç oldu, en iyisi git artık. Neredeyse asırlar oldu sana sevgimi anlatmam. Sesim çıkmaz oldu, sözcüklerim tükendi. Adına gün diyelim; gün bitti, günler bitti. Sen de bakma artık yüzüme dilsiz çocuk, git artık.
Dünyayı çevirdim, üzerine bir kez daha dolandı anlattıklarım. Cümle alem sezdi, dilleri aynı olmasa da, biraz da boyun büktü. Seninle ben o ara gözyaşı döküyorduk yalnızca. Olmazı olura çevirmeye çalışırken, yanlışlar yaptık; elimizde imkansız kaldı. Avuçlarımızın içinde dolu dolu imkansızlık! Omuzlarımızda taşıyacağımızın çok daha fazlası; hüzün. Peki nasıl taşıdık? Belki zorlanmadandı gözlerimizdeki yaş. Her yiğidin harcı değil bunu kaldırmak ya… Kaldırdık mı sandın!
Geç oldu, en iyisi git artık. Hatırlar mısın gidiş yolunu bilmem. Çoktandır içimdesin… Senin giysin benim, bensiz üşüyeceksin. O yüzden oyalanmadan var varacağın yere. Ben giysine bakarım. Sakın aklına başkasını getirme. O giysiler yalnızca sana göre. Giydirir miyim sanırsın başkasına?
Giderken iki acıklı gözünü de al. Sen yokken de ben onların bana nasıl bakacağını biliyorum nasılsa. Nasılsa bildikçe ben de ağlıyorum. Gözyaşlarımızı biriktirdiğimiz kutu kalsın bende. Yoksa bilemem sana aitleri ne yapacağımı.
Keşke kalsan ama, geç oldu, en iyisi git artık. Keşke yakalasaydık doğru saatin doğru vuruşunda aşkın kalıcılığını. Geçti gitti, geri döner sanma. Dileklerle, sanrılarla aşkı karıştırma artık. O saat de benim; istemez miyim sanırsın zamanı geri çevirmeyi… Bırak aşkımızı, doğmaya dönerdim, doğmazdım bile; bilirsin…
Kaldıkça beni bırakıyorsun, git artık. Çıkarsan bir çift yürek kalacağız, kalırsan iki küskün birey. Dilsizliğiyle yüreğini anlatan çocuk! Her ‘git’, boğazımda yeni bir düğüm, bil artık! Dedirtme daha fazla.
Geç oldu… Git artık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder